Skip to main content

İnternet 25 yaşında. 12 Mart 1989 tarihinde hayatımıza tamamen girdiğinde çok azımız ne olduğundan tam anlamıyla haberdardık ve geçtiğimiz ay içerisinde çeyrek asrı devirdiğinde neredeyse tüm dünyada doğum günü büyük bir coşkuyla kutlandı. Her şey öyle hızlı gelişti ki, ABD’de 1995 yılında nüfusun sadece yüzde 14’ü internet kullanırken, bu oran 2014 yılı başında yüzde 87’ye fırladı. Ülkemizde internet penetrasyon oranı ise yüzde 47 civarında seyrediyor. Tabii, dünya nüfusunun yüzde 35’inin internet kullanıcısı olduğu gerçeğini de unutmayalım. An itibariyle 7 milyarı aşan dünya nüfusunun yüzde 26’sı sosyal ağları aktif kullanıyor.

Son zamanlarda internet ve dijital çağ ile ilgili yayımladığı raporlarla dikkat çeken PEW Araştırma Merkezi Internet Projesi’nin, 2014 yılının ilk üç ayında imza attığı çalışmalar bu açıdan gözden kaçmamalı. PEW’ün özellikle internetin günlük yaşama ve dijital davranışa etkisini değişik platform ve donanımlar hakkındaki kullanıcı alışkanlıkları ve verileriyle beraber aktaran raporları büyük beğeni topluyor.

PEW’ün ‘2025’te Dijital Yaşam’ araştırması

“2025’te Dijital Yaşam” başlığıyla yayımlanan 11 Mart tarihli raporda dünyanın en önde gelen 2 bin 558 teknoloji, inovasyon, internet, veribilimi, sosyal medya uzmanı, 25 Kasım 2013 ve 13 Ocak 2014 tarihleri arasında internetin geleceği hakkında görüşlerini PEW proje ekibiyle paylaştılar. Ortaya daha umutlu tezler başlığı altında 8, daha az umutlu tezler başlığı altında 7 olmak üzere toplam 15 fikir/trend çıktı. Hepsini ortak bir çatı altında toplayan ana fikri mi merak ediyorsunuz? O da şu: ‘İnternet gün gelecek elektrik gibi olacak. Dünyanın hemen her yerinde ve herkes için vazgeçilemez ve yaygın’. Rapora katkıda bulunan uzmanların açıklamalarından çıkan temel bulgular ayrıca şöyle bir tespite olanak tanıyor: “Nesnelerin İnterneti bağlamında mobil, giyilebilir ve bütünleşik teknolojiler insanların yapay zekâyla donanmış bulut tabanlı bilgi depolama ve paylaşmaya daha kolay erişebilmelerine olanak tanıyacak.”

Ayrıca 2 bin 558 uzmanın tümü 2025’e dair dört ana akım görüş üzerine mutabık gözüküyor:

1. Küresel anlamda ve kolayca görülmeyen yoğunlukta akıllı sensörler, kameralar, veritabanları ve devasa veri merkezlerinin çoğalması sonucu küresel manada birbirine bağlı Nesnelerin İnterneti olgusunun gelişmesi.

2. Giyilebilir, taşınabilir ve vücuda yerleştirilebilir teknolojiler yardımıyla insanlarca algılanan anlık ‘zenginleştirilmiş gerçeklik’ çıktılarına ve servislerine erişim.

3. En çok finans, eğlence, yayıncılık ve eğitim alanlarını etkileyen 20. yüzyılda belirlenmiş ve yerleşmiş iş modellerinin kökten değişmeye başlaması.

4. Etiketleme (tagging), veritabanlama (databasing); fiziksel ve sosyal alanların akıllı analitik haritalanması.
Raporun tümüne bakıldığında 2025’e yönelik ortaya atılan 15 tezin hemen hepsi, sağlık, eğitim, siyaset, ekonomi, yayıncılık ve eğlence alanlarında yaşanacak köklü değişimlerin altı çiziliyor. İlk 8 öngörü umutlu senaryoyu anlatırken, diğer 7 öngörü ise daha az umutlu bir trendi gözler önüne seriyor:

1. İnternet aracılığıyla bilgi paylaşımı o kadar kolay ve günlük hayatın içinde olacak ki, elektrik gibi çeşitli makine aracıları yoluyla farkına bile varamayacağımız kadar görünmezleşecek.

2. İnternetin yaygınlaşması küresel bağlantıları çoğaltarak dünyanın çok daha iyi tanınmasına olanak sağlarken cehaleti ortadan kaldıracak.

3. Nesnelerin İnterneti, yapay zekâ ve büyük veri insanları kendi dünyalarının ve davranışlarının daha farkında olmalarını sağlayacak.

4. Zenginleştirilmiş gerçeklik ve giyilebilir teknoloji insanlara günlük hayatlarını özellikle sağlık alanında daha yakından izle(n)me ve geribildirim verme imkânı sunacak.

5. İnternet, siyasî görüş ve hareketlerin açıklanmasını kolaylaştıracak ve aynen Arap Baharı’nda yaşandığı şekliyle daha fazla toplumsal olay ve başkaldırılar ortaya çıkacak.

6. Ubernet’in yaygınlaşmasıyla ulusal sınırların anlamı gitgide azalacak. Yeni ortak çıkarlar ve paydalar etrafında mevcut ulus-devletlerin kontrol alanlarının çok dışında yeni ‘uluslar’ türeyecek.

7. ‘İnternet’ erişim sistemleri ve prensipleri sürekli yeniden müzakere edileceği ve tanımlanacağı için ‘İnternetler’ şekline bürünecek.

8. İnternet tabanlı bir eğitim devrimi daha fazla fırsat daha az fizikî yapı ve öğretmen yardımıyla öğrencilere ulaştırılabilecek.

9. Her türlü maddî/manevî varlık ve yokluk arasındaki makas daha fazla açılabilir, bu yeni kin ve çatışmalara sebep olabilir.

10. Suistimaller ve kötüye kullananlar kılık değiştirecek ve artacak. İnsan doğasında olan şeyler kendine bu yeni dijital gerçeklik içinde bir yer bulacak.

11. Bu değişimler karşısında bunalacak hükümetler ve şirketler güvenlik ve kültürel normlara başvurarak güç kullanmaya kalkışacaklar –kimi zaman da başaracaklar.

12. İnsanlar anlık kazanımları/tatminleri ve durumsal uygunluğu –bazen gönülsüz de olsa- mahremiyetin önünde tutmak isteyebilecekler ve mahremiyet lüks bir tüketim meta halini alacak.

13. Karmaşık ağlar tarafından ortaya konan zorluk derecesi fazla meseleler bugünün insanoğlu ve mevcut kurumları tarafından kolayca üstesinden gelinemeyecek bir hale bürünecek.

14. Birçok insan bugünün iletişim ağlarının gerçekten neleri başarabildiği konusunda hâlâ çok şey bilmiyor.
15. Tahmin ve isabetli öngörü fark yapabilir; geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu icat etmek.

Gelecekte ‘international’ değil ‘internetional’dan bahsedilecek

PEW’ün yukarıda özetlediğimiz araştırmasına esaslı bir manifesto yakıştırmasını yapmak yanlış olmasa gerek. Raporun içinde dijital diplomasi ibaresi bir kez geçmesine rağmen, genel resimde sosyal, ekonomik ve siyasî alanlarda sorgulanan her türlü öngörünün dijital diplomasinin geniş tanımına birebir uyduğunu ve ‘herkes için herkes tarafından, her yerde, her zaman’ diplomasi anlayışının nasıl daha yaygınlaşacağını ve hayatımızın normal gidişi içinde fark edilemeyecek hızda uygulanacağını gözler önüne seriyor. Anlayacağınız diplomasi bugün nasıl uluslararası hukuk ve ilişkiler ile anlamlandırılıyorsa, gelecekte dijital diplomasi daha çok dijital antropoloji, veribilim ve yapay zekâ gibi alanların ilgi alanında girecek. Bugün uluslararası sistem nasıl ‘International’ ile anlatılıyorsa, gelecekte ulus-devletlerin tekelinden çıkan, sınırların önemini daha çok yitirdiği alternatif yeni düzen daha çok İnterneti kullanacak, ona bağımlı hale gelecek ve bir tür ‘International’a dönüşecek.

Gökhan Yücel’in ‘2025’te internet ve Dijital Yaşam’ yazısı Digital Age Nisan 2014 sayısında yer alıyor.