Skip to main content

2013 yılında dijital müziğin Türkiye’de aldığı yol özetlendi.

Fizy Kurucusu Levent Erim, Digital Age Almanak sayısında “Dijital müziğin Türkiye’deki 2013 yolculuğu” yazısını kaleme aldı.

İlk önce Müyap, 2011’in son aylarında, radikal bir karar alarak, yılbaşı itibarı ile dijital içerik anlaşmalarını artık kendilerinin yapmayacağını, yapımcı firmalar ile dijital müzik yayını yapan müesseselerin karşılıklı anlaşma yapmaları gerektiğini söyledi ve Ocak ayında bu durumu yürürlülüğe soktu.

Bu durum piyasayı çok kötü etkiledi. Yapımcı şirketler kendi aralarında gruplaşmalar yaşamaya başladılar ve bu gruplaşmalar özellikle telif hakkı ödeyen markalar için hem kaos ortamı yarattı hem de çok daha fazla külfetli olmaya başladı. Bir de bunun üzerine, çoktandır Müyap altında telif gücü kaybetmiş olan Mesam ve MSG’nin koşul ve fiyatları zorlaştırması eklenince ülkede zarar etmeden dijital müzik işi yapmak tamamen imkânsız oldu.

Bilindiği gibi ülkede korsan yayın, korsan dinleme ve korsan şarkı indirme yüzdesi çok yüksek. Bir de buna özellikle genç kullanıcıların aylık abonelik parası ödemeden herşeye sahip olma istekleri de eklenince ortaya garip bir tablo çıktı : eksik içerik – minimum gelir – maksimum gider – eksi FAVÖK.

“Korsanı önlemek tabii ki dijital ortamda neredeyse imkânsız.”

“Bu krizi atlatmak çok kolay” seslerini duyar gibi oluyorum, nasıl atlatılır? Tabii ki aklın yolu bir: Korsan engellenirse insanlar müzik dinlemek için aylık 4,99 TL öderler diyeceksiniz değil mi? Değil! Korsanı önlemek tabii ki dijital ortamda neredeyse imkânsız. Siteleri kapatamıyor sadece erişimi engelletebiliyorsunuz, bunu da ağır hareketten dolayı yüzde 10 başarabiliyorsunuz. Hadi engellediniz ya VPN bağlantısı? Dijital yasaklamaların olduğu her ülkede VPN bağlantısı vardır! Bu durumda özellikle müziğin de içinde bulunduğu kumarın ve pornonun da pekiştirdiği eğlence sektöründe, eğer ülkede abone sistemine para da ödenmiyor bedavacılık varsa sonuç hep hüsran olacaktır, oluyor da.

2013 ortalarında 3 kuvvetli şirket Türkiye’ye girme kararı aldı. İlk önce iTunes girdi içeri, sonra Deezer. Deezer anlaşmalarını tamamlamadan yayın yaptı uzunca bir müddet ve meslek birlikleri tarafından kısa bir süre kapattırıldı. Spotify’da büyük bir ses ile Türkçe servisini açtı.

“Bu gibi markalara gösterilen ilgi, kendi beyanlarından çok, sosyal medya takipçi sayısı ve sosyal medya aktiviteleri ile ölçülür.”

Bu gibi markalara gösterilen ilgi, kendi beyanlarından çok, sosyal medya takipçi sayısı ve sosyal medya aktiviteleri ile ölçülür. Yıl sonuna doğru gördük ki Spotify Facebook’ta Türk sayfasını kapattı, Deezer ise günde 2 post ile kendi durumunu özetledi. Bütün bu gelişmeler yerli yatırımcıları da büyük bir şekilde etkiledi. Turkcell’in 2 müzik platformu Fizy ve Turkcell Müzik, TTNET’in platformu TTNET Müzik hayatlarına tökezleyerek de olsa devam ettiler. Avea müzik kapsamını düşürürken VodafonEe müzik yatırımı ise sonlandı. 2013’ün en göze batan müzik platformu ise Karnaval oldu. Aslında sunduğu hizmetler sınırlı olsa da Ali Abhary ve ekibinin, reklam ve pazarlama zekâsı diğer tüm müzik platformlarından Karnaval’a yüzde transferi olması ile sonuçlandı.

Tam bu esnada meslek birliklerinin anlaşma kuralı olan “üye olmadan müzik dinletilemez” devreye girdi. Fakat bu konu hem kullanıcılar tarafından büyük tepki aldı hem de markalar bir konuda itiraz ettiler: YouTube… YouTube’den her isteyen üye olmadan şarkı dinleyebiliyorken ve hatta Türkiye’ye açık olmayan şarkıları bile dinliyorken, tek işi müzik dinletmek olan müzik platformlarında neden üyelik zorunluluğu getiriliyordu? Bunu da meslek birliklerinin basiretsizliği diye adlandırıp geçiyorum.

Bütün bunların yanında özellikle fizy’nin dünyada bir ilk olarak gerçekleştirdiği plugin ve software kullanmadan sadece fizy’ye girerek ve tüm fizy arşivini kullanarak, birebir radyo dj’yi gibi konuşmalı yayın yapan servisi “fizy live” da hafiften bu kargaşada gümbürtüye gitti.

Peki bizi ne bekliyor ?

Sübvansör olmazsa yabancı markalar 2014 içinde ya da sonunda ülkeden çıkar.

Bundan sonra benim gördüğüm kadarı ile özellikle reklam pastası bu kadar düşük ve abonelik sayısı yerlerde olan bu sektörde eğer sübvansör olmazsa yabancı markalar 2014 içinde ya da sonunda ülkeden çıkar. Yerli markalar ise değişik çözümler aramaya gider. Fakat korsan devam eder, kimse asla önüne geçemez – taa ki kullanıcıya ceza veren Hadopi adlı orta avrupa menşeeli kanun kabul edilene kadar.